|
"Seni Seviyormuşum (Sanık Sandalyesi)" benim bundan
25-30 sene önce yaptığım, sözü ve müziği bana ait olan
bestelerimden biridir. Bu şarkının ve sözlerinin
hikâyesi ise şöyledir:
İlk defa ayrılmıştık. İlk büyük kavgamızı etmiştik. 10
gün olmuştu ondan ayrı kalalı. İlk başta onsuzluğa
katlanabileceğimi ve alışabileceğimi düşünmüştüm. Ama
gün geçtikçe büyüyordu içimde özlemi. Onu gerçekten
sevip sevmediğimi sorup duruyordum kendime sürekli
olarak. Onunla geçirdiğimiz günler, yaşamışlıklarımız
çıkmıyordu aklımdan bir türlü. Ve bir gece oturup
odamda, düşünmeye başladım. Kendimi, sevgimi, ilişkimizi
sorguladım.
Sanık sandalyesine oturttum kendimi. Sanık bendim, savcı
bendim, hakim bendim, tanık bendim. Ve kendime
olabildiğince acımasız davranacaktım bu mahkemede.
Kendimi ve sevgimi yargılayacaktım.
Suskun, sessiz oturmaya ve düşünmeye başladım. Ona
haksızlık mı ediyordum, üzüyor muydum onu? Ve en
önemlisi onu gerçekten seviyor muydum? Sesli düşünmek
istedim önce. Ama sesimi boğdu sessizliğim, sesime
sırnaştı suskunluğum. Oturdum öylece... Onu düşünmeye
soyundum... Saniyeler saatler gibiydi, saatlerse
seneler... O vardı odamın duvarlarında. Öyle somut
duruyordu ki odamın her yanında; sanki elimi uzatsam
tutacaktım onu. Ona söylediğim küçük yalanlar, kendimi
haklı çıkarmak için sarf ettiğim sözler geliyordu
aklıma. Sözlerim sanki silahtı sinsiliğime. Ve
suskunluğum simsiyah oldu yine; karanlık bir mağarada
hapsolmuştu sesim. Sarıyı düşündüm sonra. İşte o anda
sapsarı kesildi soluksuzluğum. Çünkü sarıyı seviyordu
o... Nereye baksam sarı renkler görüyordum: Sarı
papatyalar, laleler, kanaryalar ve beynimin içinde sarı
duvarlar... Öylece ne kadar oturdum, ne kadar düşündüm,
bilmiyorum. Ama sabah olmak üzereydi artık. Sisli bir
sabah yaklaşıyordu; tıpkı düşüncelerim gibi. Son bir
gayretle onu silmeye çalıştım sesimle, aklımdan
çıkarmaya çalıştım, haykırarak boğmaya çalıştım
düşüncelerimi. Ama olmuyordu... Çünkü hep onu soruyordum
kendime, her nefeste onu soluyordum. Ve sabahın sisleri
dağılırken beynimde, artık biliyordum: Onu çok ama çok
seviyordum...
İşte o gecenin sabahında doğdu bu şarkının sözleri...
Önce şiir olarak yazdım, sonra da başından beri kafamda
dolaşan ezgisiyle besteledim birkaç gün içinde. Bir
özelliği daha var bu şiirin ve şarkı sözlerinin: Her
dizesi, her kelimesi “S” harfiyle başlıyor. Başka bir
harf yok hiçbir kelimenin başında. Onun da ismi “S”
harfiyle başlıyor çünkü. O gece onun isminin baş harfi
olan bu harf yankılanıp durmuştu hep beynimin içinde
sabaha kadar. Ve kendiliğinden “S” harfiyle başlayan
sözcükler dizilmişti sesime, düşünceme, odama,
soluğuma... Kısaca kendiliğinden oluşan bu aliterasyon
bir anda çıktı ruhumdan, gönlümden, beynimden ve
suskunluğumun yankılarından. Kâğıdıma ve sonrasında
şarkı sözlerinin içine de öylece dökülüp dizildiler...
Yine o gecenin sabahında buluştum onunla, görüştük ve
konuştuk... Yıllar geçti aradan, ilişkimiz devam etti ve
evlendik. Ve bu şiiri yazdıran, bu şarkıyı bana yaptıran
o kız şu anda benim eşim... Hep yanımda durdu bugüne
kadar; parasız zamanlarımda destek oldu, sinirlenince
sakinleştirdi beni, hayatı gülerek karşılamama, hayatla
başa çıkmama yardım etti. Bir de (şu anda 24 yaşında
olan) güzel bir oğlumuz oldu. Zaman zaman yine kavgalar
da etsek, eşimle birbirimizi bir daha hiç terk etmedik.
Ondan ayrılmayı hiç düşünmedim. Ve artık çok iyi
biliyorum: Onu eskisinden de çok seviyorum. Ve ona
haykırarak diyorum ki: “İyi ki varsın sevgili eşim, iyi
ki bana rağmen beni hiçbir zaman terk etmemişsin. Seni
seviyorum. Hep yanımda kal lütfen. Şimdiye kadar olduğu
gibi...”
İsmi mi? Dediğim gibi “S” harfiyle başlıyor ismi. Onun
ismini ne zaman yüksek sesle söylesem, kulağıma tatlı
bir müzik gibi geliyor... Ve ne zaman içimden geçse
ismi, dilim de istemsizce tekrarlıyor: “S”elda... “S”elda...
“S”elda...
İşte bu şiir ve yıllar sonra tekrar düzenleyip
yorumladığım bu şarkı, ona ve onun güzel yüreğine
naçizane bir armağan ve sevgimin bir ifadesidir...
Ve 3 gün sonra, 20 Temmuz'da evliliğimiz 25. yılını
dolduracakken diyorum ki: "Birlikte nice yıllara sevgili
eşim. Dilerim bir ömür boyu ellerimde olur ellerin..." |