KOKU (Patrick Süskind) - Edebiyat Yorumu

gitarisyen

Aşk şarkıları söylemeyi bıraktığımız gün

her şeyimizi yitirdik biz. İşte o yüzden

hep aşk şarkıları söylüyorum.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KOKU

(Patrick Süskind)

 

BİR KOKU DÂHİSİNİN İNANILMAZ

VE UNUTULMAZ ÖYKÜSÜ

 

Hayatım boyunca beni etkileyen dört beş kitaptan birisidir Koku… Yayımlandığı zaman olay olan bu romanın etkisini günümüzde de çok etkili bir şekilde sürdürdüğünü söylemek sanırım yanlış olmaz. Romanın yazarı Patrick Süskind romanın baş kahramanının müthiş bir karakter tahlilini yaparak roman boyunca psikolojisini yansıtırken arka planda da çok canlı bir şekilde 18’inci yüzyıl Fransa’sını tüm canlılığıyla izleriz. Bu hâliyle roman çok renkli ve canlı bir sinema filmi görünümündedir. (Nitekim bu roman yönetmen Tom Tykwer tarafından 2006 yılında filme de uyarlanmıştır. İyi bir uyarlama olmakla birlikte filmin romandaki atmosferi ve kahramanın derin psikolojisi ve amacını yansıtabildiğini söylemek benim için zor. Ancak yine de - özellikle kitabı okuduktan sonra - sinemaseverler tarafından bu filmin mutlaka izlenmesi gerektiğini düşünenlerden biriyim.) Bir sinema filmi görünümünde olma niteliği ile de kitabı ve olayları - hatta karakterlerin iç dünyasını - sanki karşımızdaymışçasına takip ederiz.

Romanın baş kahramanı Jean Babtiste Grenouille bir koku dâhisidir. Burnu binlerce kokuyu aynı anda ayırabilmekte ve bu konuda müthiş bir algılama yeteneğiyle inanılmaz işler becerebilmektedir. Ancak her gittiği yerde çevresine uğursuzluk getirmek gibi bir özelliği vardır. Nitekim daha doğarken bile annesinden acı bir intikam alarak onun ölümüne sebep olmuştur. Grenouille’in dünyası kendisine ait bir kokusunun olmadığını anladığında kararır. Oysa insanlar hiç bilmeden insan kokularından etkilenmekte, sevgi ve nefretlerini biraz da insanların kokuları yardımıyla ayarlamaktadırlar. Kendisinin de bir insan kokusuna sahip olması ve toplum tarafından kabul görebilmesi için kimsenin alamayıp sadece kendisinin duyabildiği bazı insanların kendine has, o çok güzel kokularını kendisinde birleştirmelidir. Üstelik Grenouille, insanlardan nasıl koku elde edilebileceğini çok iyi bilmektedir.

Bir toplum ve birey eleştirisi olan Koku, beni derinden sarsan müthiş sonuyla da dünya edebiyatının en çok okunması gereken kitaplarından biri olmayı hak ediyor bence.

 

YORUMA KONU KİTABIN

Özgün Adı

:

Das Parfum

Türkçe Adı

:

Koku

Ülkesi

:

Almanya

Özgün Dili

:

Almanca

Yazarı

:

Patrick Süskind

Türkçe Çevirisi

:

Tevfik Turan

Türü

:

Macera, Gizem, Polisiye

Sayfa Sayısı

:

264

Basım Yılı

:

1987

Basım Yeri

:

İstanbul

Baskısı

:

1. baskı

Yayınevi

:

Can Yayınları

 

KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:

 

Patrick Süskind'in, Almanya'da ilk yayımlanışında tam anlamıyla olay yaratan, aylarca liste başlarında kalan Koku adlı bu romanı, gerçekte alışılagelmiş çoksatılanların oldukça dışında kalan, toplum eleştirisini sergileyen bir kitap. Romana konu olan olay, 18'inci yüzyılda Fransa'da geçer. Kitabın kahramanı Jean Babtiste Grenouille ise, tüm insancıl duyumlardan ve duygulardan yoksun, yalnızca kokulara karşı görülmedik ölçüde duyarlı, istediği kokuları üretebilmek için cinayet işlemekten kesinlikle çekinmeyen bir katildir. Herkesin ve her şeyin kokusunu almakta, tüm kokuları üretmekte gerçek bir dahi olan bu genç adam, kendi kokusunun olmadığını, bulunduğu yerlerde insanların insan kokusu alamadıklarını anladığı gün dünyasını yitirir. Kendisi için tek çıkar yol, başkalarına sanki insanmış izlemini verecek kokular sürünmektedir. Toplum içinde bireyselliğini hiçbir zaman edinememiş, kendi benliğinin dışında her şeyi yaratabilmiş dahiyi sergileyen bu görkemli alegorinin olağanüstü bir akıcılıkla erişilen son bölümü, benzeri herhalde Kafka'da görülebilecek bir insanlık tragedyasının simgesidir.

 

(22 Şubat 2012)
gitarisyen
(M. Feridun Gülsan)
"EDEBİYAT YORUMLARIM"
Menüsüne Git

 

"EDEBİYAT"
Ana Menüsüne Git

 

"ANA SAYFA"YA GİT

 

 

Site Tasarımı: gitarisyen © 2011