|
Her şeyden önce bir Shakespeare uyarlaması olan bu
filmin konusunun (aynen piyeste olduğu gibi) eski Roma
döneminde geçtiğini düşünerek izleyeceklere kötü bir
sürpriz olacak ama; filmin konusunun geçtiği dönem eski
Roma dönemleri değil. (Aslında -birkaç kayda değer
bölümü saymazsak- filmin kitaptan / piyesten ayrıldığı
tek yön de bu.) Konu, şimdiki zamanda veya yakın
geçmişte ya da yakın gelecekte geçen bir film. (Zaman
belirsizliği özellikle vurgulanmış gibi geldi bana. Zira
Shakespeare'in bu eseri -bildiğim kadarıyla- bugüne
kadar hiç yasaklanmadan oynanmış tek oyun ve dünya
kurulduğundan bu yana hiç değişmeyen insan özellikleri,
halk davranışlarıyla, gurur, öfke, ihanet, kaypaklık
gibi kavramları geniş bir boyutta ele alıyor. Hiçbir
zaman yasaklanmamış olmasının nedeni de sanırım,
Shakespeare'in bir ülkedeki olayları anlattığı bu
eserinde bu kavramların hepsini genel değer yargılarıyla
ve çağın ötesinde vermiş olması.)
Bunun dışında filmin konusu -final sahnesinin gelişimi
ve birkaç küçük olay dışında- eserle birebir aynı. Bu da
Shakespeare'in bu eserini okuyan bir kişi için daha
fazla lezzet veriyor ve herhangi bir sürpriz
beklemediğinizden filme odaklanıp sanatsal boyutuyla
daha fazla ilgileniyor ve daha çok tat alıyorsunuz.
Filmin konusunu, Roma'da bir komutan olan Caius Marcius
Coriolanus'un hayatı, kahramanlığına denk olan kibri ve
cesareti oluşturuyor:
Çok kibirli ve halktan nefret eden biri olan Roma'lı
komutan Caius Marcius, ezeli düşmanları olan
Volski'lerle savaşır ve onların şehri olan Corioli'yi
aldığı için kendisine Coriolanus ünvanı verilir. Ancak
Coriolanus'un annesi için bu yetmez ve oğlunun konsül
olmasını ister. Ama bu, halkı savaşta korkan, barışta
rahat durmayan aşağılık parazitler olarak gören ve
konsül seçilebilmek için halkın oylarına muhtaç olan
Coriolanus açısından hiç de kolay bir durum değildir.
Acaba halka olan nefreti, dilinin yine rahat durmamasına
neden olduğunda Roma halkı ona "sürgün", "ceza", "ölüm"
cezalarından hangisini verecek ve Coriolanus durmadan
değişim ve kaypaklık gösteren, her denilene inanan
halktan ve onları ayartan temsilcilerden nasıl korkunç
bir intikam almaya karar verecektir?
Filmle ilgili bir şey daha söylemek istiyorum. (Aslında
bu Shakespeare için de söylenebilir.) Filmde verilmek
istenen duygular ve davranışlar çok güzel verilmiş. Tema
çok güzel ve -üzerine basarak söylüyorum- "objektif"
işlenmiş. Örneğin filmde (ve aynı zamanda eserde) halk
kaypaklıkla, döneklikle, parazitlikle, cahillikle
suçlanırken Coriolanus'un konuşmasını dinleyip ona hak
veriyorsunuz. Ama hemen öte yandan Coriolanus'un gururu,
öfkesi, kibri, diktatörlüğü ve yanlışları sizi hemen
Coriolanus'dan soğutup halktan yana tavır almanıza sebep
oluyor. Bu duyguların filme yansıtılmasında ise
Coriolanus rolünde Ralph Fiennes ve Volski'lerin
komutanı ve Coriolanus'un ezeli düşmanı Aufidius rolünde
Gerard Butler'in payı çok büyük. Bence ikisi de harika
oynamışlar. Hatta Coriolanus'un annesi Volumnia rolünde
Vanessa Redgrave çok çok üstün bir performans göstererek
onların bile önüne geçmiş. Ama benim favorim,
Coriolanus'un oğlu rolündeki Harry Fenn. O nasıl bir
tatlılıktır öyle? Gerçi çok fazla bir rolü yok ama,
göründüğü sahnelerde gönlümü fethetmeyi başardı.
Sonuç olarak, filmi bir savaş filmi gibi değil de, insan
ve halkların tabiatından bahsedip, onları yorumlayan ve
sorgulayan bir edebiyat uyarlaması olarak izlemenin daha
doğru olacağını düşünüyorum. Zira filmde çok fazla savaş
sahnesi ve savaştan kaynaklanan bir hareketlilik yok.
Ama eğer insan psikolojisi, toplum davranışları ve en
önemlisi hiçbir zaman değişmeyen siyaset anlayışı
ilginizi çekiyorsa bu film, sizin için birebir. |