|
Sonsuz bir hayal gücü ile rüyaları ve sihiri perdeye
yansıtmakta usta olan Japon anime dünyasının en tanınan
çizerlerinden biri olan Miyazaki, sekizinci ve son filmi
Küçük Denizkızı Ponyo ile animeseverlerle buluşuyor.
Canlandırma sinemasının dünyadaki yaşayan en büyük
ustası kabûl edilen Miyazaki, Ruhların Kaçışı, Yürüyen
Şato ve Komşum Totoro filmleri ile ülkemizde hatırı
sayılır bir hayran kitlesinin sahibidir. Sineması ile
gerçekliği, gündelik hayatı ve yetişkin olmayı
sorgulatan Miyazaki; Sahra Çölü’nde esen sıcak yel
anlamında İtalyan kökenli bir sözcük olan ve 2. Dünya
Savaşı’nda kullanılan bir İtalyan savaş uçağının takma
adı olan Ghibli yapımı bir filmle 4 yıl sonra yine
yönetmenliğe dönüyor.
Erkekleri hikâyelerine oturtmakta zorlanan
Miyazaki’nin filmlerinin karakteristik özelliği
karakterlerinin kız olması. Küçük Denizkızı Ponyo ile bu
geleneğini bozmayan usta, ancak bu kez bir denizkızını
başrole koyar.
Ponyo, kırmızı elbise giyen ve insan olmak isteyen
bir Japon süs balığıdır. Deniz kenarında, iç denize
bakan bir kayanın üzerinde yaşayan beş yaşındaki Sosuke,
bir sabah, kayalık sahilinde oynarken, saçlarını reçel
kavanozuna sıkıştırmış Ponyo ile tanışır. Sosuke onu
kurtarıp plâstik bir kovaya koyar. Zaman geçtikte Ponyo
ve Sosuke birbirlerine hayran kalırlar. Sosuke, Ponyo'ya
korkmamasını ve onu koruyacağını söyler. Ama bir
zamanlar insan olan Ponyo'nun babası Fujimoto onu
okyanusa dönmesi için zorlar. Ponyo, insan olmak
istediğini söyler ve istemeden de olsa dünyanın ekoloji
dengesini bozar.
Hans Christian Andersen masalı Küçük Denizkızı ve
Japon halk masalı Urashima Taro’dan esinle ortaya çıkan
öyküsü, Miyazaki’nin çizimleri, renkleri ve duygusallığı
ile Japonya’da gişeleri alt üst eden filmi,
sinemaseverler kesinlikle izlemeli.
(Özet: Alıntı) |