Edward nasıl yapılmıştı, gerçek insan haline geliş aşaması
neydi ve vücudunun diğer parçaları tamamlanmışken ellerinin vazifesini (üstelik
makas gibi garip sayılabilecek) bir alet (aletler) üstlenmişti? Bunlar çok
kısaca anlatılabilirdi belki.
Yine kendisini yapan bilim adamı öldükten sonra Edward, o
şatoda ne kadar süre yaşamıştı, ne yemiş ne içmişti? (Bir şey yiyip içmeyen bir
"yapma-adam" olduğunu söylesek bile, kasabalılarla tanıştıktan sonra sürekli
yiyip içiyordu.) Üstelik kasaba halkı gibi her şeye meraklı insanların bulunduğu
bir bölgede, o güne kadar insanlar neden Edward'ın yaşadığı şatoyu/evi merak
etmemişti? Ayrıca Edward çoğu sahnede (örneğin yemek yemek, bir şeyleri tutmak,
kendine ve başkalarının yüzüne -çizikler derecesinde- zarar vermek gibi)
ellerini kullanmada son derece beceriksiz hareket ederken; aynı elleriyle nasıl
hiç hatasız bahçıvanlık yapabiliyor, köpeklerin tüylerine ve kadınların
saçlarına nasıl muhteşem şekiller verebiliyordu? Yine bir yanlış anlama sonucu
Edward, "istenmeyen adam" ilan edildiğinde, çok basitçe ve kolayca (her şeyi
açıklayarak) kurtarılabilecekken, neden filmin gelişimi bu yanlış anlamanın
devam ettirilmesine bağlanıp durdu? Ve ayrıca kasabadaki neredeyse herkes
Edward'ın aleyhine dönerken, hiçbir nedeni olmadığı (ya da ben öyle düşündüğüm)
halde, polis memuru neden Edward'ı korudu? Filmi izlerken takıldığım çok nokta
var ama ilk aklıma gelenler bunlar....
Yine de, filmin derdinin bu hataları önemsemek olduğunu
sanmıyor ve doğrudan konu odaklı ve mesajını keskin ve dosdoğru vermek amacında
olan bir film olduğunu düşünüyorum.
Ancak bunların yanı sıra; Peg rolündeki karakterin filmin
başlarında saf, rahatsız edici, başkalarının alay konusu olması ve insanlara
ille bir şeyler satmaya çalışarak başkalarının üzerinde olumsuz etki bırakması
bence bilinçli bir tercihti. Zira film ilerledikçe, candan ve sevimli görünen
kasaba halkının en ufak bir şeyde nasıl ikiyüzlüce davranarak taraf
değiştirdiklerini izlerken, Peg karakterinin aynı iyi niyetle hareket etmesini
ve bu ikiyüzlülüğe (neredeyse hiç haberi olmadan ve iyi niyetle) meydan
okuyuşunu gördük... Bu da sanıyorum, filmin en can alıcı eleştirilerinden
birisi...