|
Bu belgeseli çok uzun zamandır duyuyordum ve konusu
hakkında az da olsa bilgim vardı. Ancak bu zamana kadar
başına oturup neden izlemediğimi bilmiyorum. Belki de
gerçek hayatın tam göbeğinde yer alan ve suç konusunu
işleyen belgeseller beni üzdüğü ya da sinirlerimi
gerdiği içindir. Belki de bu yüzden yıllar boyunca bu
belgeseli izlemeyi erteleyip durdum. Ve bir ay önce
izlemeye karar verip başına oturduğumda; karşımda
bambaşka bir bakış açısıyla çekilmiş, harika bir kurgusu
olan, beni düşündüren, bazı şeyleri sorgulatan sıcacık,
hüzünlü, etkileyici, duygu yüklü ve yer yer boğazımın
düğümlenmesine sebep olan bir belgesel buldum.
Belgeselin içinde yer alan bazı kişilere hayranlık
duyarken bazılarından da nefret ettim. Ve sanırım
izleyenlerin çoğu da bu duygular içine girecektir.
Belgeselin konusunu belki de sadece "trajedi" olarak
özetlemek mümkün. 28 yaşında genç bir asistan doktor
olan Andrew Bagby, 40 yaşındaki kız arkadaşı Doktor
Shirley Turner'la ilişkisini bitirdikten 3 gün sonra bir
parkta 5 yerinden vurulmuş bir şekilde ölü bulunuyor.
Tüm şüpheler Shirley'de yoğunlaşmışken Shirley
Kanada'ya, Newfoundland'a kaçıyor ve orada tutuklanıp
aynı gün kefaletle serbest bırakılıyor. Andrew'nun
çocukluk arkadaşı ve bir film yapımcısı olan Kurt Kuenne,
Andrew'nun ölümü üzerine arkadaşı için bir belgesel
çekmeye başlıyor. Ancak Shirley Turner'ın Andrew'dan
hamile olduğunu açıklaması üzerine Kurt, belgesele
Andrew'nun Shirley'den doğacak çocuğu için devam ediyor.
Bu arada Andrew'nun annesi Kate ve babası David, hem
doğacak torunlarının velayetini almak için hem de
oğulları Andrew'yu öldürmekle suçlanan Shirley'nin
ABD'ye iade sürecini takip etmek amacıyla her şeylerini
geride bırakıp Newfoundland'a yerleşiyorlar. Torunları
Zachary doğduktan sonra David ve Kate (belgeseli
izlerken sık sık düşüneceğiniz ve buna ikna olacağınız
üzere) psikolojik sorunları olan Shirley'yle mücadele
ederken bir yandan da torunlarıyla şahsi ilişkilerinin
düzenlenmesine ve Zachary'yi Shirley'den korumaya
çalışıyorlar. Ama karşılarına hep anlaşılmaz gecikmeler,
çocuk koruma servislerinin yetersizlikleri, yavaş
işleyen bir adalet sistemi ve ne olduğuna anlam
veremedikleri acı ve kötü bir tablo çıkıyor. Olaylar
gelişip değiştikçe Kurt Kuenne'nin çektiği belgeselin
içeriği ve anlamı da buna bağlı olarak değişiyor.
Andrew'nun kendisi için başlayan belgesel, sonradan onun
çocuğu Zachary'ye bir mektup / hediye olarak devam
ediyor ve en sonunda da Andrew'nun ailesi David ve
Kathleen Bagby'ye bir saygı duruşu / hediye olarak
tamamlanıyor.
Belgeselin kurgusu, işleyişi, geriye ve ileriye
gidişleri, röportaj yapılan kişilerin gerçek duygularına
yer verilişi, kişilerin samimiyetleri ve bütün bunların
oluşturduğu genel bütünlük izleyende derin bir etki
bırakıyor. Adaletin işleyişindeki aksaklığa, anlaşılmaz
kararlara, Shirley'nin tavırlarına ve yaptıklarına isyan
ederken öte yandan da Andrew'nun arkadaşlarının onun
için söylediklerine, video kayıtlarına, arkasında
bıraktığı yaşama bakıp duygulanıyor, Zachary'nin
masumluğundan etkileniyor ve David ve Kate Bagby'nin
torunları Zachary için yaptıklarına, onu kurtarma
gayretlerine hayran kalıyorsunuz. Ve sonuç olarak bazı
kişilerden nefret edip bazılarına hayranlık duyduğunuz
bu belgeselin sonunda sarsılıp, boğazınıza bir şeyler
düğümlenmesine engel olamıyorsunuz.
İşte benim de izleyip etkisinde kaldığım bu belgeseli
izledikten sonra, içinde geçenler ve yaşanan olaylar
hakkında bir araştırma yapmaya karar verince ne yazık
ki; hem belgesel hem de bu olay hakkındaki Türkçe
kaynakların yok denecek kadar az olduğunu gördüm. Bu
yüzden de internetteki İngilizce kaynakları okumak ve
araştırmak zorunda kaldım. Ve bir yandan belgeseli
defalarca izleyip bir yandan da araştırma yaparken bu
belgesele konu olan olay(lar) sonucunda David ve Kate
Bagby'nin çabalarıyla adalet sisteminde ve çocuk koruma
hizmetlerinde birçok şeyin değiştirildiğini, bu konuda
raporlar hazırlandığını, sorumlulara yaptırımlar
uygulandığını, araştırmalar / soruşturmalar yapıldığını
ve kitaplar yazıldığını gördüm. Sonunda çok, hem de çok
kötü başlayan olaylar zincirinin güzel bir şeylere sebep
olması beni sevindirdi. Ama ne yazık ki, çözülemeyen ve
hâlâ düzeltilmesine uğraşılan şeyler de var. Bunların
bazılarını zaten biliyoruz: Sağlık ve toplum
hizmetlerindeki aksamalar, çocuk koruma servislerindeki
eksikler, adalet sistemindeki hatalar, kusurlar,
boşluklar... Ama inanıyorum ki; torunları Zachary için
çoğu insanın katlanamayacağı şeylere katlanan,
sistemdeki yanlışlıklar için yüksek sesle mücadele eden
ve bu sayede bazı şeylerin düzeltilmesine sebep olan
David ve Kate Bagby gibi insanlar oldukça; toplumun
huzuru için var olan sistemlerin işleyişindeki hataların
düzeleceğine dair umudum da hep var olacak. |