Yıllar önce izlediğim "Avare", 2005 tarihli "Black" ve
2010 tarihli "Udaan" filmlerinden sonra "The Japanese
Wife" ile yine sıcacık bir Hint filmi izlemiş olmanın
zevkini yaşıyorum. Konu, alışılmışın dışında bir şeyler
vaat ediyor ve filmin senaryosu bu vaadi yerine
getirmeyi başarıyor. Üstelik -yan rollerdeki birkaç
oyunculuk sırıtsa da- filmin ana karakterlerini
oluşturan oyuncuların oyunculuğu mükemmele yakın.
Hindistan sineması bu açılardan, giderek artan bir
şekilde ilgimi çekmeye devam ediyor. Hintli bir
matematik öğretmeni olan Snehamoy rolünde Rahul Bose,
onun Japon karısı Miyage rolünde Chigusa Takaku, Hintli
dul bir kadın olan Sandhya rolünde Raima Sen, bu dul
kadının oğlu Paltu'yu canlandıran Sagnik Chowdhury ve
Snehamoy'un teyzesi rolünde Moushumi Chatterjee oldukça
başarılılar. Senaryodaki rollerinin yanısıra yönetmen
Aparna Sen'in vermek istediği "toplum içindeki yalnızlık
/ utangaçlık / siliklik" kavramını hareketleri ve yüz
ifadeleriyle çok güzel vermişler.
Konu kısaca "birbirlerinden kilometrelerce uzakta
bulunan ve birbirlerini hiç görmeyen iki kişinin
mektuplara yansıyan aşkı ve evliliği ile birbirleri için
uzaktan yaptıkları fedakârlıkların değeri" olarak
özetlenebilir. Elbette bu aşk -ve evlilik- özellikle
Hindistan'ın küçük bir yerleşim biriminde kolay kabul
görmeyecektir. Film bu bağlamda, "Aşk için ne kadar
uzağa gidilebilir?" sorusunun yanıtını arıyor. Bu soru
sadece fiziksel mesafeler açısından değil, "yüreğinizi
de ne kadar uzağa götürebildiğiniz" anlamında
değerlendirilebilir. Benim düşüncem; filmin sadece
konusuyla bile izlenmeyi hak ettiği yönünde.
Filmde hem eserin içine yedirilmiş olarak hem de arka
planda Hint kültürünü de tanıma fırsatını buluyoruz.
Örneğin yabancıların "The Sacred Thread Ceremony" dediği
"Kutsal İplik Töreni", Ayurveda, Uçurtma Festivalleri,
Hint Tıbbı, Hindistan yemek kültürü gibi birçok olguya
filmde rastlamak mümkün. Ancak bunun yanı sıra filme
yöneltilecek bir eleştiri var: Biri Hindistan'da, biri
Japonya'da yaşayan iki kişinin aşkını anlatan bu film,
genel olarak tek taraflı bir bakış açısıyla çekilmiş ve
yalnızca Hindistan penceresinden olaylar aktarılmış.
Oysa eser, Japon bakış açısını da yansıtması, Japon
kültürünü de tanıtabilmesi açısından muhteşem bir fırsat
sunabilirdi. Belki de, bir filmin kısıtlı süresi
içerisine bunca şeyi sığdırmanın zorluğundan ve konunun
dağıtılmak istenmemesinden dolayı bundan bilinçli olarak
kaçıldı.
Filmin Kunal Basu ile birlikte senaryosunu da yazan
yönetmen Aparna Sen'in yanı sıra, mekân ve görüntüler
açısından görüntü yönetmeni Anay Goswami'yi de kutlamak
gerekli sanırım. Yine film boyunca Japon esintileri
taşıyan ve atmosferi oldukça güzel yansıtan ezgilerinden
dolayı filmin müziklerini yapan Sagar Desai'yi de
unutmamak gerek.
Filmin beni çeken yönlerinden birini de söylemeden
geçemeyeceğim: Benim yaşımdaki çoğu insanın gençlik
yıllarında olduğu gibi benim de karşı cinsten mektup
arkadaşlarım olmuştu. Bunlardan bazılarıyla yıllarca
yazıştık. Hatta -ismini bile hatırlıyorum- Pia Kuveia
adında Finlandiyalı bir mektup arkadaşım bile vardı.
Şimdi nerelerdedir, ne yapıyorlardır bilmiyorum. Filmi
izlerken geçmişime ve geçmişimde mektuplarla yaşadığım
güzelliklere duyduğum özlem de yüreğime ince bir sızının
yayılmasına neden oldu.
Sonuç olarak savaşlarla, kavgalarla, maddi değerlerle ve
teknolojik sanal gel-geç aşklarla kuşatıldığımız ve
-belki de bilinçli olarak- gerçek aşkın unutturulduğu şu
dönemde; aşk adına, aşkla yapılmış, insan sıcağıyla
dolu, izlerken düşündürecek, duygulandıracak,
yitirdiğimiz değerleri yeniden hatırlamamızı sağlayacak
ve belki de ağlatacak bir film izlemek isteyenler için "The
Japanese Wife" önerebileceğim bir film. Elbette hep
dediğim gibi bunlar benim şahsi yorumlarım. Belki
izlerken benim gibi düşünmeyeceksiniz, benim kadar zevk
almayacaksınız. Ama inanın bana; başka bir pencereden
izleseniz bile, bu filmde mutlaka sizi etkileyecek başka
bir şeyler bulacaksınız.
FİLMDE GEÇEN TERİMLER:
Mashi: (Hintçe) Teyze
Kaku: (Hintçe) Amca
Sari: Hint kadınlarına özgü
giysi ve bu giysinin yapıldığı kumaş.
Malarya: Dişi anofel cinsi
sivrisineklerde bulunan parazitlerin, insanları
ısırmasıyla meydana gelen, nöbetler halinde ateş ve
titremeye neden olan, yaygın bir hastalık, sıtma.
Shankha: Genellikle bilezik
gibi süs eşyaları yapmakta ya da dini ritüellerde
kullanılan bir tür deniz kabuklusu.
Vermilyon Tozu: Hintli
kadınlar arasında evliliğin simgesi olan ve saçın bir
bölümüne sürülen parlak kırmızı renkte bir toz.
Champac: Manolyagiller
familyasından bir çiçek türü.
Ayurveda: Her kişinin
"kendi özel yapısına" göre, sağlıklı ve uzun bir ömür
için, yaşam tarzını düzenlemesi.
Kutsal İplik Töreni (The Sacred
Thread Ceremony): Hindistan'da bir erkeğin yaşamı
boyunca üç kez yapılan, çocukluk aşamasından çıkmayı
simgeleyen, her yerden akrabaların çağrıldığı kutsal
tören.
|