|
Biraz önce oğlumla birlikte sinemada "Harry Potter ve
Ölüm Yadigârları"nı izleyip, yeni eve geldik. Ben de
olayları anlatmak için bilgisayarın başına oturdum.
Bakın olaylar nasıl gelişti:
İzinli olduğum için bu hafta evdeydim. Eşim de bugün
izinliydi. Oğlum da öğle üzeri okuldan eve geldi. Oğlum
bana bir haftadır:
- Baba, sinemaya Hayri Potur gelmiş, gidelim, deyip
duruyordu.
Ben de:
- Oğlum ne yapacaksın? Bak, biraz bekle,
www.turkcealtyazi.org sitesinde filmlere alt
yazı çevirisi yapan JnRMnT amcan bu filmin Türkçe
çevirisini yapacak, birkaç güne kadar bitirir, o zaman
alt yazılı olarak izlersin, diyordum.
Ancak işin içine anneler girince iş değişiyor bildiğiniz
gibi. Oğlum annesine de söyleyince eşimle aramızda şöyle
bir diyalog geçti:
- Oğlanı niye Hayri Potur muymuş, neymiş, ona
götürmüyorsun herif?
- Hayatım,
www.turkcealtyazi.org sitesinden JnRMnT
alt yazısını çeviriyor, birkaç güne kadar bitirir,
oradan izleriz.
- Kör olmayasıca herif, başlatma cınımınımırtından.
Götür oğlanı çabuk sinemaya, girip o internetten sinema
seanslarını öğren, sabahtan akşama kadar internetin
başındasın, hiç hayra yarar bir iş yapmıyorsun, iyi bir
işe yarasın bari.
- Tamam hayatım, sinirlenme, dedim ve öğleden sonra
15:30 seansına girmek için sinema gişesinde biz de
kuyruk olduk. (Aslında bugün hafta içi olduğundan
sinemada kimsenin olmayacağını düşünüyordum ama "Genç
Turkcell Bedavası" mı varmış, neymiş, o yüzden gişenin
önü bayağı kalabalıktı.) Neyse, sıra bize gelince
gişedeki kıza:
- Hayri Patır'a iki bilet lütfen, dedim.
Kız, deliymişim gibi yüzüme baktı. (Bilemiyorum, içinden
bir de "La havle" çekmiştir belki.)
Biletlerimizi alıp, yarım saat önceden salona oturduk.
Ben, dün geceden de uykusuz olunca ve koltuklar bana
yatağım gibi gelince hafif kestirmeye başlamışım.
Oğlumun dürtmesiyle uyandığımda filmin başladığını
anladım. Film Türkçe dublajlıydı ve ne yazık ki,
hayatımda gördüğüm en kötü Türkçe dublaja sahipti.
(Aslında dublaj konusunda en iyi ülkelerden biri
olduğumuzu biliyorum, ama sanırım aceleye getirip
karakterlere hiç uymayan ses tonları olan dublaj
sanatçılarını bulup seslendirmişler filmi.) Film
başlangıçta hızlı başladı. Ben dublajı dinlerken bir
yandan da "Acaba JnRMnT buraları nasıl
çevirmiştir şimdi?" diye düşünüp duruyordum.
Film hakkındaki yorumlarıma gelince:
Kusura bakmayın ama hiçbir yorum yapamayacağım. Filmin
-ilk beş on dakikası hariç- başından sonuna kadar
uyumuşum çünkü. Sadece arada oğlumun dürtmesiyle uyanıp,
patlamış mısır almaya gittik, ama patlamış mısır alırken
bile aklım sinema salonundaki koltuğuma dönüp tekrar
uykuya dalmakla meşguldü. Film tamamen bitince yine bir
dürtme hareketiyle uyandıktan sonra eve gelirken oğluma
sordum:
- Film nasıldı, beğendin mi?
- Güzel!
Tek söylediği bu oldu. Zaten biraz ketum bir çocuktur.
Yüzlerce sayfa romanı birkaç kelimeyle özetlemeyi
marifet sanır. "Ben olsaydım -tabii eğer filmi
izleyebilmiş olsaydım- şimdi oturup film hakkında uzun
bir inceleme yazısı döşenir, orasını burasını eleştirir,
bir sürü zaman harcardım!" diye düşünüp iç geçirdim.
Halbuki çocuk ne güzel özetliyor, bakın:
- Film nasıldı?
- Güzel!
Hepsi bu kadar işte.
Ha, bir de oğlum gelirken bana şöyle demesin mi:
- Baba, JnRMnT Amca'ya söyle; ben ilk bölümünü
izledim. O yüzden ikinci filmin alt yazısını çevirsin.
Sonuçta, "Güzel!" olduğunu öğrendiğim bu filmi merak
ettim. Ama uyumadan ve güzel bir çeviriyle izlemek için
JnRMnT'nin çevirisini bekliyorum. Sevgili
JnRMnT'ye buradan duyurmuş olalım.
Herkese sevgi, saygı ve selamlarımla... |