|
Otesánek / Küçük Otik (2000) filmini izledikten sonra
senaristini merak ettiğim zaman tanımıştım Karel Jaromír
Erben'i. Sonra onun Çek edebiyatının en iyi şairlerinden
biri olduğunu öğrendim. Zaten Otesánek / Küçük Otik
(2000) filmi de onun bir öyküsünden uyarlanmıştı.
Aynı şairin Kytice adlı (halk masallarından derlediği
baladlardan oluşan) kitabından uyarlanan bu filmi
görünce de hemen izledim ve çok beğendim.
Filmi yaklaşık bir sene önce izledim ve o günden beri de
çevirisini yapmak istiyordum. Aslında çevirisiyle
uğraştım ara ara. Ama bazen bu çeviriyi yapabileceğime
dair inancım iyice kayboluyordu. O yüzden ben de
bırakıyordum. Zira kitabın kendisi Çek dilinde bir
manzum eser olduğu gibi, film de aynı şekilde şiirsel
ifadelerle çekilmişti. Baştan sona şiir... Şiirlerden
oluşan öyküler ya da öyküleri anlatan sahnelerden oluşan
şiirler... Hakkıyla çeviremeyeceğimi, şiirsel yapıyı
bozabileceğimi düşündüm sık sık. Hatta manzum çeviri
işine soyunduktan sonra birkaç kere çeviriyi bitirmeye
tam yaklaştığım sırada, çevirimin tamamını silip attım
beğenmeyerek.
Bu arada araştırma da yapıyordum Kytice'le ilgili. Çek
edebiyatının en iyi bilinen eserlerinden biri olmasına
rağmen bu kitabın başka dillere çok az çevirisi
yapılmıştı ve Türkçe çevirisi hiç yoktu. İngilizce
diline ise Susan Reynolds geçtiğimiz yıl (2013) büyük
uğraşlar sonucu çevirmişti bu eseri. Üstelik Erben'in
estetiğine bağlı kalarak şiir şeklinde çevirmiş ve büyük
bir başarıya imza atmıştı. Kendisiyle yapılan röportajı
internette okuduğumda bu çeviri işinden vazgeçmeye iyice
karar vermiştim.
Bunun yanında Kytice ile ilgili bilgi alınabilecek
hiçbir Türkçe kaynak olmadığı gibi bu konudaki İngilizce
kaynaklar da üç beş satırı geçmiyordu internette.
Derken geçen gün filmi tekrar izleme isteği duyduğumda,
bu filmin çevirisini yapma projesi yine aklıma düştü. Ve
başladım...
Sonunda çeviriyi de tamamladım. Her ne kadar satır
sayısı az olsa da tamamen şiir olması, manzum şekilde
çevirmemin gerekmesi, bunu yaparken estetik yapıya,
kafiyelere, baladların kendine özgü dize düzenine dikkat
etmek zorunda olmam epey zamanımı aldı. Her ne kadar
filmin olay örgüsü ve diyalog yapısı gereği yönetmen de
bazı noktalarda şiirsel düzenden ve yapıdan ayrılmışsa
da ben o yapıyı (daha doğrusu filmin güzelliğini,
estetiğini, şiirselliğini) bozmak istemediğimden
çeviriyi defalarca kontrol ettim. Ancak yine de, ne
yaparsam yapayım film (ve Erben'in hatırasına saygı)
açısından yetkin ve doyurucu bir çeviri olmamış
olmasından korkuyorum. Bununla birlikte bu güzel eserin
Türkçe çevirisinin olmasını ve insanların izlemesini
istediğimden bu işe cesaret edip, İngilizce alt yazısı
üzerinden ve internette bu konuyla ilgili sınırlı
kaynakları araştırarak çeviriyi bitirdim.
Bu arada en büyük arzularımdan biri Karel Jaromír
Erben'in bu muhteşem eserinin kitap olarak dilimize de
çevrilmesi. |