|
Zaman zaman ya bağımsız olarak ya da bir derginin /
çizgi romanın içinde yayımlanan ve birkaç sayfayı
geçmeyen yabancı dilde hazırlanmış çizgi öykülerden,
beni gerçekten etkileyen bazılarının Türkçe çeviri ve
balonlamasını yaparak sizlerle de paylaştığım ve (kısa
olmalarından yola çıkarak) "Kısacıklar" adını
verdiğim çizgi öykü çeviri ve balonlamalarıma bir
süredir ara verdiğimin farkındayım. Bu arayı daha da
uzatmamak adına; geçenlerde okuduğum 8 sayfalık, kısa,
ama beni ürperten bir çizgi öykünün çeviri ve
balonlamasını yaparak "Kısacıklar" serisinin bu
4. bölümünde sizlerle paylaşmak istedim.
Öykünün adı "The Corpse That Came To Dinner" ya
da benim Türkçeye çevirimle "Yemeğe Gelen Ceset"!..
(Aslında tam çevirinin "Akşam Yemeğine Gelen Ceset"
olması gerekirken "Yemeğe Gelen Ceset" başlığını
tercih etmiş olmamın sebebinin; çizgi öyküde de
göreceğiniz üzere cesedimizin (!) sadece akşam yemeği
için değil bütün öğünler için gelmiş olması, içerik /
konu ve başlık bütünlüğü açısından "Yemeğe Gelen
Ceset" ifadesinin bana daha uygunmuş gibi gelmesi,
ayrıca yine "Yemeğe Gelen Ceset" başlığının çizgi
öykünün ilk paneline daha rahat sığması :) gibi
hususlarda kendi kendime yaptığım iç hesaplaşmaların /
tartışmaların / düşüncelerin sonucu olduğu konusunda ve
bu süreç hakkında bir şeyler yazıp sizleri daha fazla
yormak istemiyorum. O yüzden başlık ve başlık çevirisi
hakkındaki sözlerime burada son veriyorum.) :)
Bu çizgi öykünün konusu ise kısaca şöyle: Yeni evli,
genç bir çift olan Dan Parker ve eşi Joyce, balayından
döndükten sonra gazeteleri okurken yakın arkadaşları
Henry Clayton'un öldüğünü öğrenirler. Aslında Dan'in eşi
Joyce'a âşık olan Henry, Joyce'a kavuşamadığı için
intihar etmiştir. Duruma üzülen Joyce ve Dan, Henry
Clayton'un mezarını ziyaret etmeye karar verirler. Ancak
bunun çok da iyi bir fikir olmadığını Clayton'lara ait
bir arazide bulunan özel mezarlığa gittikleri zaman
anlarlar...
"Yemeğe Gelen Ceset / The Corpse That Came To Dinner",
bir korku / gizem mecmuası olan "Out of the
Shadows" dergisinin Temmuz 1953 tarihli 9'uncu
sayısının 3'üncü ve 10'uncu sayfaları arasında
yayımlanmış 8 sayfalık bir korku çizgi öyküsü... Öykünün
yazarı Reed Crandall olup; çizimi ve
renklendirmeyi de Mike Peppe yapmış. Reed
Crandal çizgi öykülerde / romanlarda imza olarak "C"
harfini, Mike Peppe de "P" harfini kullandığı için;
öykünün birinci sayfasındaki ilk panelde (panelin sağ
alt köşesinde) göreceğiniz "C" ve "P" harfleri bu
sanatçıların imzalarını (ve dolayısıyla isimlerini)
simgeliyor.
Çizgi öyküyü okurken sizin de göreceğiniz üzere; günümüz
insanına tuhaf gelebilecek mantık hataları ve
eksiklikler öyküyü zedeliyormuş gibi görünüyor. Örneğin
(tabii belki de ben olaylara günümüz anlayışıyla
baktığımdan) öyküdeki genç çiftimiz birkaç denemeyle ve
kolayca kurtulabilecekleri bir durumu, naiflikleri veya
kolay korkmaları, çabuk inanmaları, fazla
sorgulamamaları gibi sebeplerle büyük bir trajediye
dönüştürüyorlar. Elbette, küçücük bir çocuğun bile en
korkunç filmlerden korkmadığı, hatta gülüp geçtiği
günümüz anlayışından ve dünyasından 1950'li yılların
korku iklimine bakıldığında; bu durumların bize bazen
mantıksız, saçma ya da komik gelmesi normal. Ancak bu
temalara o yılların naifliği, inanç değerleri, spiritüel
yaklaşımı, bilinmezliğin verdiği ürpertinin henüz bol
miktarda örneklerle ve teknolojiyle giderilememiş olması
gibi açılardan bakıldığında ise, 1950'li yıllarda geçen
bir öykünün içindeki -bize, belki de sadece bana-
mantıksızmış gibi gelen bazı olaylar / durumlar /
kavramlar / davranışlar daha bir anlaşılabilir oluyor.
Elbette bunlar benim kişisel görüşlerim ve her ne olursa
olsun en güzeli -tabii ilgi alanına girenler için- çizgi
öyküyü okuyup keyif almak sanırım...
Neyse, sanırım 8 sayfalık bir çizgi öykü için sözü yine
fazla uzattım. :) İsterseniz artık çizgi öyküye
geçelim...
Ancak bu arada unutmadan ve son olarak; bu kısa çizgi
öykünün çeviri ve balonlama çalışmasında genel olarak
"CCTimSaleLower" ve başlıkta da "CCDivineRight"
yazı fontunu kullandığımı ve çalışma sürecinden oldukça
keyif aldığımı eklemek istiyorum.
Umarım siz de keyifle okursunuz... |